Üniversitemiz Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından 31 Mart Azerbaycan Türkleri’nin Soykırım Günü nedeni ile “Soykırım Şehitlerini Anma Töreni” ve “İşgalden Zafere Uzanan Yolda Gazi Üniversitesi’nde Karabağ ve Hocalı” konulu belgesel filminin ilk gösterimi düzenlendi.
Üniversitemiz Mimar Kemaleddin Salonu’nda gerçekleştirilen programa, Rektörümüz Prof. Dr. Musa Yıldız’ın yanı sıra Azerbaycan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Reşad Memmedov, Türkiye-Azerbaycan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Lütfihak Alpkan, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Ramazan Bayındır, Prof. Dr. Yücel Gelişli, Prof. Dr. Fazlı Polat, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkan Yardımcısı Sayit Yusuf, MEB Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Hasan Ünsal, Türkiye Azerbaycan Dostluk İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Başkanı Prof. Dr. Aygün Attar, Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Alev Çakmakoğlu Kuru, Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürü Veli Karakuş, Haydar Aliyev Ortaokulu Müdürü Oktay Kabasakal, Kırşehirli Eğitimciler Dernek Başkanı Prof. Dr. Recep Kılıç, Nogay Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Ömer Aktürk, Azerbaycan Devlet Genç Seyirci Tiyatrosu Başyönetmeni Mihriban Alakbarzadeh, Genel Sekreter Ragıp Akyürek, belgesel filminde konuşmacı olarak yer alan Prof. Dr. Hale Şıvgın, Prof. Dr. Mehmet Şahingöz, Prof. Dr. Nejla Günay, Prof. Dr. Meltem Katırancı, Prof. Dr. Türker Eroğlu, Ali Herischi, Prof. Dr. Ayşe Yücel Çetin, Azerbaycanlı öğrenci ve akademisyenler ile Üniversitemiz akademik ve idari personeli katıldı.
Saygı duruşu ve Azerbaycan Milli Marşı ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programın açılış konuşmasını yapan Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Alev Çakmakoğlu Kuru, Türklerin ortak acılarından birinin 31 Mart yani Azerbaycan Türklerinin Soykırım Günü olduğunu söyledi. Prof. Dr. Kuru, 1918’in Mart ve Nisan aylarında Bakü, Şamahi, Guba, Nahcıvan, Göyçay, Zengezur ve Lankaran’da Rusların desteklediği Ermeni çetelerinin binlerce Türk’e soykırım uyguladığını söyleyerek, “31 yıldır, ülkemizde Türk Dünyası’nda ve Üniversitemizde 26 Şubat’ın adı olmuştur Hocalı Soykırımı. Ermenilerin Anadolu’da Kafkaslar’da Türklere karşı yaptıkları tüm katliamların, soykırımların da adeta sembolü olmuştur Hocalı” dedi.
Prof. Dr. Alev Kuru, 613 şehidimizi andığımız, acılarımızı paylaştığımız, hak ve adalet için haykırdığımız bu 31 yılda Üniversitemizde her sene öğretim elemanlarımızın, öğrencilerimizin büyük ilgi gösterdiği nice konferanslar, törenler, paneller, sergiler yapıldığını vurguladı.
Her toplantılarında kalbimizle seslendirdiğimiz Karabağ türküleri ve Çırpınırdın Karadeniz’in, Türkiye’den Azerbaycan’a köprü olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kuru, şöyle konuştu: “Her toplantımızda salonlarımızda dalgalanan Türkiye ve Azerbaycan bayrakları, her toplantıda işgal altındaki Karabağ’ın kurtuluşuna duyduğumuz bizlere güç veren inancımız bir yemin gibiydi ve gerçekleşti. Aziz vatan toprakları üç renkli bayrağına kavuştu sonunda.”
Bu yıl 31 Mart Azerbaycan Türklerinin Soykırım Günü’nde hazırladıkları belgeselden de söz eden Prof. Dr. Alev Kuru, “Bu belgesel, soykırımın başladığı 1992 yılından günümüze Hocalı ve Karabağ ile Üniversitemizde yapılan bilim ve sanat alanındaki çalışmaları kayıt altına alıyor. Geçen 31 yılın bizdeki hikayesi” diye konuştu.
Türkiye Azerbaycan Dostluk İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Başkanı Prof. Dr. Aygün Attar “Can Azerbaycan’ın Türkiye’deki saygıdeğer Büyükelçisi Reşad Memmedov, Türkiye-Azerbaycan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım, “Azerbaycan'ın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim kederimizdir” deyimi ile kardeşliğin en güzel çimentosunu oluşturmuş olan ulu önder Gazi Mustafa Kemal’in adını taşıyan Gazi Üniversitemizin Rektörü Prof. Dr. Musa Yıldız ve kıymetli hazirun hepinizi saygıyla selamlıyorum. Böylesine önemli bir günde Türk dünyasının her problemini birinci dereceden problem olarak gören Gazi Üniversitesinin geleneğini devam ettiren herkese de teşekkürü bir borç biliyorum” sözleri ile konuşmasına başladı.
Hocalı Soykırımı’nın Azerbaycan Türkleri’ne 200 yıldır yapılan saldırıların devamı niteliğinde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Aygün Attar, 200 yıl boyunca başta Ermeniler olmak üzere, Azerbaycanlılara karşı yürütülen insanlık dışı saldırılar ve katliamlar konusunda Osmanlı Devleti’nden bu yana dünya kamuoyuna haklılığımızı elimizde bulunan kanıtlara rağmen gösteremediğimizi belirterek sözlerine şöyle devam etti: “31 Mart 1918 yılında Türklere yapılan katliamlardan hem akademik camia hem uluslararası toplum hukuk kurallarından sonuç çıkararak gerekeni yapsaydı Hocalı Soykırımı olmayacaktı. Ermenilerin yaptıkları mezalimler karşısında dünya kamuoyunu yeterince etkileyemedik. İnsan Hakları Sözleşmesi maddelerinin zulüm gören Azerbaycan Türkleri, Uygur Türkleri, Balkan Türkleri için de geçerli olduğunu anlatamadık. “Niye herkes bize düşman?” diye günümüz gençlerinin kafası karışık. Çünkü gençlerimizin Türk milletine yapılan bu mezalimlerden haberi yok. İster Balkanlar’da ister Türkistan’da ister Kafkasya’da Türklerin geçmişinde yaşanmış acı dolu hikayeleri var. Tarihlerinden kopan milletlerin gelecekte iddialı olması mümkün değildir. Sayın Cumhurbaşkanımız Haydar Aliyev'in girişimi ile her yıl 31 Mart 'Azerbaycanlıların Soykırımı Günü' olarak anılmaya başlanmıştır. O yaşanmışlığın acı tarihini mezara gömmek Türk tarihine ihanet olur. Gelecek, tarihlerine hassasiyet gösteren milletlerin olacaktır.”
Rektörümüz Prof. Dr. Musa Yıldız ise başta Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi olmak üzere programın hazırlanmasında emeği geçen herkese ve katılımcılara teşekkür ederek konuşmasına başladı. Prof. Dr. Musa Yıldız, programın adının “İşgalden Zafere” olduğunu ancak zaferlerin bizlere yaşadığımız acıları unutturmaması gerektiğini söyleyerek, “Nitekim biz istediğimiz adalete tam olarak ulaşabilmiş de değilizdir” dedi.
Prof. Dr. Musa Yıldız, Azerbaycan coğrafyasının, tarih boyunca birçok katliama, işgale, soykırıma uğramış bir coğrafya olduğuna değindi. 1918 yılında Rus destekli Ermeni birliklerinin Azerbaycan’da soykırıma başladığını hatırlatan Prof. Dr. Yıldız, sözlerine şöyle devam etti: “Bir günde 40 bin kişinin öldürüldüğü soykırım, Nuri Paşa komutasındaki Osmanlı Kafkas ordusunun müdahalesiyle durdurulmuştur. Meşhur “Çırpınırdın Karadeniz”in yazarı Ahmet Cevat; Osmanlı Türklerine, orduya ithaf ettiği “Koşma” isimli kitabını, Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa’ya teşekkür mahiyetinde hediye etmiştir. Ancak ne yazık ki yapılan soykırımlar bununla sınırlı kalmamıştır. 1920-1950 yılları arasında Azerbaycan’da toplam 400 bin kişi öldürülmüş; yarım milyondan fazla kişi sürgüne, kamplara gönderilmiş ve cezalandırılmıştır. Birçok kişi Türkiye ajanı olmakla ve milliyetçi olmakla suçlanmış, bu sebeple öldürülmüştür. Bu suçlamalara maruz kalanlar genellikle fikir adamları, yazarlar ve kanaat önderleridir. Aydın kesimin bu şekilde katledilmesiyle toplumun müşterek hafızasının yok edilmeye çalışıldığını tekrardan görüyoruz.”
Bu soykırımlarda Hocalı’da, Karabağ’da öldürülen insanlarımıza ne tür işkenceler yapıldığını anlatmaya yüreğinin el vermediğini söyleyen Rektörümüz Prof. Dr. Musa Yıldız, Türkiye ve Azerbaycan topraklarının, Ermenilerin işkence sonucu şehit ettiği ecdatlarımızın kanlarıyla dolu olduğuna vurgu yaptı.
Prof. Dr. Musa Yıldız, o tarihlerde Azerbaycan Cumhurbaşkanı olan Haydar Aliyev’in gayretleri neticesinde dosyaların yeniden açıldığını ve yapılan tarafsız araştırmalar neticesinde 31 Mart-4 Nisan 1918’de, Bakü’de, Azerbaycan Türklerine bilinçli soykırım yapıldığını kaydetti. Haydar Aliyev’in aldığı kararla her yıl 31 Mart gününün, Ermenilerin yapmış olduğu bu soykırımın, “Azerbaycanlıların Soykırımı Günü” olarak anıldığından söz eden Rektörümüz Prof. Dr. Musa Yıldız, konuşmasını şöyle tamamladı: “Sayın Haydar Aliyev’i huzurunuzda saygıyla anıyor, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor ve bundan sonra ölümlerle değil zaferlerle yürüyeceğimiz bir gelecek temenni ediyorum. Sözlerimi Mehmet Emin Resulzade’nin sözleriyle bitireceğim: “Sen bizimsin, bizimsin, durdukça bedende can. Yaşa, yaşa, çok yaşa, ey şanlı Azerbaycan!”
Türkiye-Azerbaycan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım, Azerbaycan’ın kazanmış olduğu zaferi hatırlatarak, “Azerbaycanımız can içinde candır. Karabağ ebedi Azerbaycan’dır.” dedi.
Gazi Üniversitesinin bir bilim yuvası olduğunu ifade eden Şamil Ayrım, “Rabbime çok şükür ediyorum. Böyle bir üniversitemiz var. Böyle gençlerimiz var. Böyle hocalarımız, rektörlerimiz olduğu için şükrediyorum” diye konuştu.
Azerbaycan Türklerinin maruz kaldığı katliamları unutmayacaklarını ve unutturmayacaklarını ifade eden Şamil Ayrım konuşmasını “Dünün güneşiyle bugünün çamaşırlarını kurutmak mümkün değil. Türkiye güçlüdür, Azerbaycan güçlüdür. Türkiye’nin gücü Azerbaycan’ın gücüdür, Azerbaycan’ın gücü Türkiye’nin gücüdür” diyerek tamamladı.
Ankara Büyükelçisi Reşad Memmedov, programın düzenlenmesinden dolayı Rektörümüz Prof. Dr. Musa Yıldız’a ve Prof. Dr. Alev Kuru’ya teşekkür etti. Tarihi bilmeden geleceğe yön vermenin mümkün olmadığını söyleyen Reşad Memmedov, konuşmasında Azerbaycan Türklerinin uğradığı soykırımlardan ve sürgünlerden bahsetti. Bu tür programların, Türklere karşı hazırlanan planları ve siyaseti bilmek bakımından önem taşıdığını anlatan Reşad Memmedov, bu siyasetin çocuklara da anlatılması gerektiğini söyledi.
Konuşmaların ardından “İşgalden Zafere Uzanan Yolda Gazi Üniversitesinde Karabağ ve Hocalı” belgesel filminin ilk gösterimi yapıldı.
Belgesel film gösteriminden sonra filmin hazırlanmasında emeği geçenlerle birlikte 1992 yılından Karabağ Zaferi’ne kadar geçen sürede Karabağ Zaferi ve Hocalı Katliamını eserleri vasıtasıyla dünya kamuoyuna duyurulmasını sağlayan sanatçılara belge takdiminde bulunuldu.
Görüş, istek ve değerlendirmelerinizi bize iletin.